27 Mayıs 2013 Pazartesi

BEDENLERİMİZ GEÇMİŞ YAŞAMLARI NASIL HATIRLAR



Bedenlerimiz Geçmiş Yaşamları Nasıl Hatırlar


Mana evine daldık, Vücut seyrini kıldık. Yunus Emre

Beden çetele tutar. Bessel A. van der Kolk

Subtil Beden Hafızaları; Eterik Etki

Derin bir biçimde bir regresyona girdiğimizde genellikle fiziksel ağrı, kusur, zorluk ya da güçsüzlüklerin olağandışı bir biçimde canlı hatıralarını görürüz ve tüm bunları tam olarak vücut bulmuş bir farkındalıkla deneyimleriz. Bir kılıç darbesinin, tecavüze uğramanın ya da başı kesilmenin hayali acısını hissetmek ömürler boyunca varlığını koruyan travmatik kalıntıların en yüksek seviyesine ulaşmamızı sağlar.

Önceki bölümde, Juan idam edilişini canlı bir biçimde yeniden yaşamıştı ve bu, tüm yaşamı boyunca çektiği boyun ağrılarının temelinde yatan şeydi. Elmore'un kronik bel ağrısı acımasızca dövülme hatırasını taşıyordu (Bölüm 3) ve Madeline'ın köle sahibi olduğu yaşamdan kaynaklanan suçluluk hissi, aynı ölçüde dehşet verici olan bir hatırayı onun boyun ve omuzlarına yüklemişti.

Bu tür fiziksel hatıralar bir regresyonda su yüzüne çıktığında, özellikle şimdiki yaşamda hiçbir nedenleri olmadığında bizi şoke ederler. En iyi açıklama, bu hatıraların süptil bedende -yani fiziksel bedeni çevreleyen ve ona nüfuz eden süptil enerji katmanlarında- gömülü olduğudur (Bazı araştırmacılar bunu "hücresel hafıza" olarak adlandırmıştır ama bu metafor ne yazık ki yanıt getirmekten çok, soruların doğmasına yol açar. Bitkilerin, hayvanların ve insan bedenlerinin çevresinde Kirlian fotoğrafçılığı tekniğiyle kaydedilebilen biyoelektrik auralar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, Rus araştırmacılar bedenin içinde ve etrafında manyetik alanlar gibi "enerji alanları"ndan söz ederek konuya daha çok açıklık getirmektedir).

Hem geçmiş yaşam araştırması hem de geçmiş yaşam terapisi bu konuda çok etkileyici kanıtlar biriktirmiştir: süptil bedenin ilk seviyesi aracılığıyla -bunu eterik alan ya da şablon olarak ifade ediyorum- miras alman bu eski travmalar canlı bedende döküntüler, bozukluklar, doğum lekeleri, çeşitli uzuvlarda zayıflıklar ya da zayıf bir mesane, zayıf bir kalp, jinekolojik problemler gibi organik bozukluklar olarak sürekli olarak etkisini göstermektedir.


Geçmişten Gelen Yaralar

Geçmiş yaşamdan kaynaklanan yaraların eterik seviyede süptil beden üzerindeki yıkıcı etkisi abartılmamalıdır. Bu birçok bakımdan geçmiş yaşam regresyon çalışmasında yapılan en radikal keşiftir ve fiziksel iyileşmeye yaklaşımımızı kökten de ğiştirme potansiyeline sahiptir.

Geçmiş yaşam yarasının hatırlanması ve eterik alanda ortadan kaldırılması durumunda iyileşmenin nasıl gerçekleşebileceğine ilişkin bazı örnekleri sizinle paylaşmak istiyorum:

1- Sophie yıllarca migren ağrılarından şikayet etmişti. Bir seminer sırasında, 19. yüzyılda batıdaki bir maden kasabasında genç bir kız olduğu geçmiş yaşamını keşfetti. Alkolik babasının tacizlerine ve merhametsiz davranışlarına maruz kalıyordu. Bir keresinde, ona karşı koymaya çalışmıştı ve babası eline geçirdiği demir bir çubukla kafasına vurmuştu. Genç kız kafasına aldığı darbe sonucunda ölmüştü.

Sophie bu korkunç ölümü yeniden yaşadığında, demir çubukla kafasına vurulurken aniden "çok şiddetli bir baş ağrısı" hissetmişti. Sonra bedeninin dışındaydı ve kendisine ve çok pişman olan babasına yukarıdan bakıyordu. Ruhu bu korkunç sahneden uzaklara giderken, başının etrafından muazzam bir enerji çıkışı hissetti. O günden beri migren ağrıları hiç tekrarlanmadı.

2 - Pedro kronik omuz ve bel ağrılarından şikayetçiydi ve hiçbir kiropraktik veya beden çalışması işe yaramamıştı. Bir regresyonda, Güney Amerikalı bir köylü olduğu tarih öncesi, geçmiş yaşamına gitti. Tapınakları ve piramitleri inşa etmek için kendi halkının bir çoğunu köle gibi kullanan bir antik kabileye esir düştüğünü gördü. Yıllarca zorluk çekmişti, taşlarla dolu küfeleri yukarılara taşımıştı.

Çalışmayı aksatan ya da yavaş çalışan köleleri merhametsizce kırbaçlayan nezaretçilerin gözetiminde çalışmıştı. Günün birinde bedeni daha fazla dayanmadı ve olduğu yerde çöküp kaldı. Kısmi felç geçirmişti. Beli tutmuyordu ve bir daha asla çalışamayacaktı. Açlıktan ölüme terk edildi ve korkunç sırt ve boyun ağrılarıyla acı bir biçimde öldü. Ama ruhu bardoya ulaştıktan sonra aşağıya doğru bakıp bedenini gördü ve artık belini büken işi yapmak zorunda olmadığım anladı. Sırtındaki ağır yükü fırlatıp attığı bir iyileştirici psikodramanın ardından, Pedro omuzlarım ve sırtını tamamen farklı bir biçimde hissettiğini söyledi. Ağrıları hiç tekrarlamadı.

Flavio kalçalarında ve sağ bacağındaki kronik eklem ağrılarından mustaripti. Ağrılar büyük oranda eklemler civarında olsa da sağ bacağının dizden kalçaya kadar her zaman gergin olduğunu da söylemişti. Birçok terapide yapılacağı gibi onu ağrılarından uzaklaştırmaya çalışmak yerine, gerginliği artırarak bir öykü üretmek için ağrılı bacağı serbest bırakmayı tercih ettim. Flavio kendini 18. yüzyılda bir denizci olarak gördü. Gemisi bombalanmıştı. Gülle sağ bacağının alt kısmını paramparça etmişti ve gemideki doktor, bacağı diz üzerinden kesmişti. Acıdan çığlıklar atarken, iki irikıyım denizci onu zor zapt etmişti. Sağ bacağındaki ve kalçalarındaki korkunç ağrılara neden olan gerginlik buydu: Bacağını doktor kesmesin diye tüm gücüyle çekmeye çalışmıştı.
Aşırı kan kaybı ve travmadan dolayı çok geçmeden ölmüştü ama bedeni sonuna dek mücadele etmişti.

Flavio kendini geminin ve denizdeki savaşın üzerinde gördüğünde, halen öykünün dışında değildi ve bedeni halen şiddetli ağrılarla kasılıyordu.
Seminerde gerçekleştirdiğimiz bir psikodramada, doktor ve yardımcılarını canlandıracak sağlam yapılı üç adam buldum. Adamlar Flavio'yu tuttuğunda gerginlik derhal ikiye katlandı.

"Bacağımı kesecekler," diye çığlık attı.
"Bedenin ne yapmaya çalışıyor?" diye sordum.
"Bacağımı korumaya çalışıyorum!"

Bacağını korumak için ne kadar mücadele ettiğim deneyimlemesi için onu serbest bıraktım. Daha soma da doktor ve yardımcılarının onu bırakmasını istedim. Flavio sol bacağını onlardan uzaklaştırabildi. Bunu yaparken olduğu yerde yıkıldı ve tükendi. Bütün gerilim kaybolmuştu. "Bak, bugün bacağını kaybetmedin," dedim, "halen yerli yerinde!" Bacağım kurtarmak için muazzam bir tamamlanmamış savaşı tamamlaması gerekmişti: korkunç ölümün eterik izleriyle bacak ve kalça kaslarında kilitlenen eski bir mücadeleyi sonunda tamamlamıştı.

Fiziksel/eterik travmanın iyileştirilmesi bardoda gerçekleşir; eski sahneden ayrılmayı, artık onun son bulduğunu anlamayı ve onu serbest bırakmaya karar vermeyi ve süptil bedeni yeniden organize etmek için bir dizi spirituel ya da imgesel strateji kullanmayı gerektirir. Pedro ve Flavio'nun vakalarında, yükün ortadan kaldırılmasını veya bacağın kurtarılmasını psikodramada canlandırmak her ikisindeki donmuş ağrı kalıntılarını dönüştürmeye yetti. Bu onların şuurdışı zihinleri ve bedenlerinde etkili olan eski programı, çalıp duran eski kaseti sildi.

Eterik Yaraları Fark Etmek ve Temizlemek

Ölmeden önceki fiziksel mücadelenin son anlarını yakalamak, çoğu zaman rahatsız edici olmasına karşın iyileşme sürecinde kritik önem taşır. Geçmiş yaşam regresyon deneyimlerini gözden geçirmek için önerdiğim üçüncü temel soru, bu fiziksel / eterik motiflerin farkına varmak için son derece faydalıdır: "Ölüm anında güçlü fiziksel duyumlar veya ağrılar hissediyor muyum?"

Geçmiş bir yaşamdan ölüm hatırasını gözden geçirdiğinizde (4. Alıştırma'da) geçmiş yaşam kişiliğinizin bedenini terk edişinizi seyretmeniz ve kendinize, "Bu hatırlanan bedendeki herhangi bir şeyi halen taşıyor muyum? O ölümden ya da o yaşamdaki daha önceki bir fiziksel deneyimden herhangi bir ağrıyı, mesela istismarı, terk edilmeyi veya açlığı halen hissediyor muyum?" sorusunu yöneltmeniz istenmişti. Hissediyorsanız bedeninizin o parçasıyla çok nazikçe konuşmaya çalışın. "Her şey sona erdi. Artık bu ağrıdan kurtulabilirsin," deyin.

Enerji alanınızda gömülü kalan ağrı, deneyimin sona erdiğini kendi şuur seviyesinde "bilemeyebilir." Kendi kendini koruma motifi (sırt ve omuzlarda kasılma) ya da dehşet motifi (midede ülsere neden olan problem) bedende somatik bir tıkanma, gerginlik veya hastalık olarak yeniden canlandırılıyor olabilir. Ama ruhunuzun o parçasının hafızasına şöyle diyebilirsiniz: "Her şey sona erdi. Artık istismar edilen bir köle değilsin. Artık istilacıların kılıcına hedef olan bir yerli değilsin." Bu karakter kim olursa olsun, ona bu öyküden ve zihinsel, duygusal ve fiziksel enerji alanlarında her seviyedeki etkilerinden kurtulmanın zamanının geldiğini söylememiz gerekir.

Derin eterik yaraları iyileştirmek için faydalı olabilecek ikinci bir psikodrama türü de vardır. Geçmiş yaşamda ölürken ciddi bir biçimde yaralanan birçok insan, bardoda ruhsal yardımcılar tarafından bir tür spritüel hastaneye yönlendirilir ve orada, çeşitli biçimlerde şifaya ve genellikle de ışığa kavuşurlar. Bazen ruhsal bir hayvan zehri emip tükürür, yarayı iyileştirir ve süptil bedenin bir alanını kendi enerjisiyle kuvvetlendirir (Bu tür iyileştirmeler, ışıklı bedenle çalıştıklarından söz eden geleneksel şamanlar tarafından iyi bilinmektedir, şifanın süptil veya ışıklı bedende gerçekleşebileceğinin bilgisi bu şamanlar için aksiyomatik bilgidir).

Benzer bir biçimde, bardoda regresyon sırasında yaşanan iyileştirme boyunca ruhsal şifacılar ve ruhsal hayvanlar tarafından yönetilen ışık aktarımlarını kullanarak kesilmiş başları, kesilmiş uzuvları ve yanan derileri yenilemeyi ya da açık yaraları kapatmayı başarabiliriz. Spiritüel imgeleme maddesel dünyadan daha yüksek bir frekansta, daha yüksek alemlerde ya da bardolarda muazzam bir iyileştirme gücüne sahiptir.

Rosanna çeşitli jinekolojik problemler yaşamış ve zorlu hamilelik dönemleri geçirmişti. Hamilelikleri çeşitli komplikasyonlarla doluydu ve her seferinde sezaryenle doğum yapmak zorunda kalmıştı. Çocuk sahibi olmayı sevse de hamilelik dönemleri onun için kabusa dönüşmüştü. Hem o hem de kocası bir çocuk daha istiyordu, hamilelik dönemi bu kez o kadar sorunlu geçmemeliydi. Geçmiş yaşam seanslarının birinde, doğum sırasında birden çok kez ölümle karşılaştığını gördü. Bu senaryolar onu çok korkutmuştu. Ama en kötü hatıra, çocuğu bir kurban ayini için kendisinden alınan bir hamile kadınınkiydi. Toplum öylesine acımasızdı ki karnındaki çocuğu kesip çıkarmışlardı. Bu, Rosanna'nın taşıdığı en derin ve en acılı etkiydi ve yaşadığı sezaryenlerle net bir biçimde ilişkiliydi.

Regresyonlarda Rosanna ölüm sahnesinde bedeninin dışına çıktı. İlk başta her şey normaldi. Ama bedende ölümü yeniden yaşadığında, tüm yaşamı boyunca midesinde düğümlenen gerginlik ve dehşetin ne kadar derin olduğunu hissetti ve bunun şimdiki bedeninin bu parçasındaki problemlerin kaynağı olduğunu anladı. Ruh dünyasına gittiğinde, sevdiği ataları -büyükanneleri- onu görmeye geldiler. Kaybettiği bebeği de oradaydı ve gözyaşları içinde bir araya geldiler. Sonra büyükanneler onu kutsal bir şelaleye götürdüler ve kesilen karnını dikip, pelvik ve genital yaralarını temizleyerek onun süptil bedenini iyileştirdiler. Bunu yaparken ona antik kabile şarkılarını söylediler.

Dört Suptil Enerji Alanı

Süptil bedeni birçok farklı enerji alanı olarak gözümüzde canlandırdığımızda, zorlu bir geçmiş yaşam ölümü sırasında iz bırakabilen ve bir geçmiş yaşam regresyonu sırasında su yüzüne çıkabilen farklı türden "yarım kalmış işleri" daha net bir biçimde görebiliriz. Kendi regresyon çalışmanızda ilerlerken, alanları ya da benim çok sık vurgu yaptığım bedenleri gözden geçirmeniz, onlarla genellikle ilişkili olan sorunları belirlemeniz ve bunların bir geçmiş yaşamın güçlü bir izini oluşturmak için nasıl etkileşime geçtiğini görebilmeniz faydalı olabilir.

Antik Hintli bilge Patanjali'nin geleneksel yoga öğretileri temelinde, süptil enerji alanlarını dörde ayırabiliriz:

1 - Eterik ya da yaşamsal alan: Belirli bir ömürde iyileştirilmeyen ya da çözüme kavuşturulmayan tüm fiziksel yaraların, zedelenmelerin, sakatlıkların, hastalıkların ya da bedensel ağrıların izlerini taşır. Bu alan fiziksel bedene çok yakındır ve Çin akupunk­turu ve benzer sistemlerin bildiği tüm meridyenleri kapsar. Esas enerji formu, ai ya da prana veya daha basit bir ifadeyle yaşam gücüdür. Bu engellendiğinde ya da geçmişten yaralar taşıdığında, yaşam enerjisi akamaz ve hastalık ya da fonksiyon bozukluğu ortaya çıkar.

2 - Duygusal alan (astral beden): Geçmiş yaşamdan çözüme kavuşturulmamış hislerin ve duygusal travmaların canlı hatıralarını taşır: örneğin, fiziksel şiddet korkusu, adaletsizliğe duyulan öfke, umutsuz bir durum hakkındaki depresyon, büyük bir kayıp karşısındaki ıstırap, acımasız bir davranıştan duyulan suçluluk, istismar veya aşağılanmadan kaynaklanan utanç ya da herhangi bir başarısızlık nedeniyle kendini değersiz hissetme. Bu alan fiziksel bedenin etrafında iki veya üç karış mesafeye uzanır ve hislere veya ruh hallerine özgü renklerle bir kişinin şurası olarak hissedilebilir veya durugörürler tarafından "görülebilir."

3 - Zihinsel alan (zihinsel beden): "Onlara gününü göstereceğim." "Hiç kimse beni önemsemiyor." "Daha fazlasını yapmalıydım' ya da, "asla yeterli olmayacak," gibi takıntılı ve tekrara dayalı düşünceleri taşır. Ayrıca kişiliğin üzerinde negatif veya sınırlandırıcı bir etkiye sahip düşünceleri ve çoğu zaman duygusal bedendeki, "Başarılı değilim, onların güvenini boşa çıkardım." "Herkes bana bakıyor," ya da, "bir daha hiç kimseye güvenmeyeceğim," gibi hisleri doğrudan sürekli kılan düşünceleri de barındırır. Bu alan, bedenin etrafında daha da çok yayılabilir ve bazen bir odayı ya da büyük bir salonu bile doldurabilir.

Ölüm anındaki düşüncelerle, hislerle ve fiziksel duyumlarla ilgili üç temel soruya yaptığımız vurgudan dolayı bu üç alana zaten aşinayız. Ama bu üç alanı aşan dördüncü bir alan daha vardır.

4 - Spirituel alan (geçici beden): Bu süptil alan esasen bireye ait olmayıp Jung'un bireysel şuurun ötesinde kolektif şuurdışı olarak adlandırdığı şeyle ilgilidir. Kolektif şuurdışı aracılığıyla dış ruhsal kuvvetler diğer süptil bedenleri etkiler veya onlara nüfuz eder. Bu alanda belirli bir geçmiş yaşamda aramızda kuvvetli bir bağ olan insanların ruhlarıyla pozitif veya negatif psişik ve spirituel bağlantıların kalıntıları yer alır. Bunlar bizi başka insanlara bağlayan karmık bağlardır ve bunların farkına vardığımızda, şimdiki yaşamımız üzerindeki açık etkilerini görebiliriz. Spirituel alan diğer beden veya bedenlerle çeşitli biçimlerde etkileşen enerjileri barındırabilir.

Örneğin, geçmiş yaşamlarımızda ölen çocukların ruhları eterik alanın rahim kısmını etkileyebilir, bir zamanlar tanıdığımız yalnız ya da mutsuz varlıkların ruhları duygusal alanın kederli parçalarına eklenebilir, mağdur ya da terk edilmiş ruhlar onlara yapılan ihanetten dolayı suçluluk hisseden zihinsel alana öfkeli bir biçimde tesir edebilir.

Enerjinin ilk üç seviyesi -zihinsel, duygusal ve yaşamsal ya da eterik bedenler- ölüm anında bir toplam enerji torbası olarak havalanır. Bunlar Rus matruşka bebekleri gibidir, büyükanne bebeği alıp açtığınızda, içinden anne çıkar ve anneyi açtığınızda daha küçüğü çıkar, en sonunda da küçük bir bebeğe ulaşırsınız. Yani fiziksel bedeni bu bebek gibi düşünebilirsiniz. Ölüm sürecinde açığa çıkacak ilk katman en dış katman olan zihinsel bedendir. Bu, Patanjali'ye göre damgalanan veya gömülen düşünceleri taşıyan enerji alanıdır. Sonra damgalanan hisleri taşıyan duygusal beden gelir.

En son katman ise fiziksel bedene en yakın olan katman olan eterik beden, yaşamsal ya da yaşam enerjisi bedeni, yani Rus matruşka bebeklerindeki en küçük bebektir.

Bir insan öldüğünde bu üç seviyedeki etkiler onunla birlikte gider. Biri bedenlerin en küçüğü olan eterik bedende sırtından bıçaklanmışsa, bu bıçaklanma olayının damgasını taşır. Bu, eterik şablon haline gelir ve onun gelecek yaşamlarını fiziksel seviyede etkiler. Bıçağın görüntüsü bile süptil bedende eterik seviyede gömülü kalacaktır. Bıçaklanan kişi o sırada çok öfkeliyse -örneğin, bir bardaki kavga sırasında öldürülmüşse- duygusal bedende bu öfkenin derin bir etkisi olacak ve eterik bedende bu yarayla derinden bir bağ oluşacaktır (Öfke durugörürler tarafından kişinin bıçaklandığı noktanın etrafında kırmızı enerji olarak görülebilir). Bu enerji alam bıçak yarasının fiziksel / eterik damgasından ziyade, alanda daha da belirgindir ama damgalar olayın imgeleriyle bağlantılıdır.

Duygusal alanda ölüm travmasıyla bağlantılı olmayan başka kalıntılar da olabilir. Örneğin, ölen kişi çok yalnız bir yaşam sürdüyse, hiçbir arkadaşı yoksa, duygusal alanda yalnızlık imgeleriyle bağlantılı acılar olabilir.
Ölüm anında açığa çıkacak üçüncü katman ölen bireyin düşüncelerim -tüm zihinsel evrenim- kapsar (Ölen kişinin tüm yaşamının gözlerinin önünden geçmesi miti, hiç kuşku yok ki bununla bağlantılıdır). Bar kavgasında sırtından bıçaklanarak ölen kişi, öfkeyle, "Bunu ona ödeteceğim. Onu öldüreceğim. Bana bunu yapmaya nasıl cesaret edebilir?" diye düşünür. Bu düşünceler duygusal bir yön taşısa da nihayetinde düşüncedir. Patanjali'nin kavramlarım kullanacak olursak, enerji bedeninin, zihinsel bedenin dış kılıfında tutulan intikam fikirleridir. Zihinsel etki olarak sınırlandırılabilecek bu tür intikam düşünceleri, duygusal alanı yönlendirir ve sonraki yaşamlara taşman eterik şablonda kendilerine yer edinir.

Dördüncü enerji seviyesi olan spirituel beden, aslında bedenin dışındadır, bu yüzden onun "açığa çıktığından" söz etmek doğru değildir. Spirituel beden bireysel şuurdan ziyade, kolektif şuurdışına aittir ama bunun etkileri ölümden sonra yarıda kalan işlerin hatıralarında, ilişkilerin kalıntılarında ve ölen başka kişilerin psişeleri ile bağlantılarda hissedilir (Sebep olduğu ölümler yüzünden suçluluk hisseden bir general öldügünde, spirituel alanda bu hatıraların ve hatta ölen askerlerin ruhlarının etkisini hissedebilir).

Gelecek bedenin aurasında izler bırakan tüm bu enerjiler gerçekleştikleri yaşamın dondurulmuş ya da yoğunlaştırılmış imgelerini içerir. Regresyon çalışmasının yanı sıra enerji aktarımı, meditasyon ve çeşitli beden çalışması ve şifa türleri, genellikle hisle yüklü bu imgelerin parçalarını yüzeye çıkarabilir. Bir geçmiş yaşamın enerjisinin -zihinsel, duygusal, fiziksel, spiritüel-süptil bedenin farklı alanlarım nasıl etkilediğini anladığımızda, geriye dönüp bunu daha da incelikli bir dikkatle gözden geçirebilir ve üç temel soruya bir dördüncüsünü ekleyebiliriz:

"Ölüm anında ne düşünüyorum?"

"Ölüm anında ne hissediyorum?"

"Ölüm anında güçlü fiziksel duyumlar veya ağrılar hissediyor muyum?"

"Ölüm anında kiminle ilgili işim yarıda kaldı?"

Süptil bedenin farklı seviyelerinin etkilenmesini ve bunların bir geçmiş yaşamın tortularında diğerlerini nasıl etkilediğini net bir biçimde gösteren bir örnek vererek bu kısmı tamamlamak istiyorum.





Geçmiş Yaşamlarınızı İyileştirmek - Roger J.Woolger 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder